25 Ağustos 2010 Çarşamba

Starcity Gezisi

Yenibosna-Sefaköy Caddesi üzerinde Altınyıldız Fabrikasının karşısı, Kom Mayo'nun hemen üstünde Starcity adında bir alışveriş merkezi (AVM) açıldı geçtiğimiz aylarda. Bir türlü ziyaret etme fırsatı bulamaıştık, ramazan vesilesiyle akşam ezanını beklerken bir gezelim dolaşalım dedik. İlk izlenimim Starcity'nin otopark sorunu yok, hem al katta hem üst katta büyük ve kullanışlı otoparkı var. İçeriye girdiğinizde de içinizi asla sıkmayacak hoş bir dekor, klimalarla serinletilmiş gayet hoş bir mekan. En alt katında Teknosa ve Migros, üst katlarda da giyim kuşam konusunda aklınıza gelecek her markanın gayet zengin ürün standlarıyla mağazaları var. Acıktığınızda birşeyler atıştırabileceğiniz büfelerle oturup ağız tadıyla yemek yiyebileceğiniz lokantalar mevcut. Tuvaletleri de pırıl pırıl. En üst kattaki LCV mağazasından oğlum ve kızım için bir kaç parça kıyafet alırken bizimle ilgilenen tezgahtar arkadaşların ilgisi ve güleryüzlülüğü de dikkatimden kaçmadı. Yenibosna'da ya da yakın bir yerlerde ikamet ediyorsanız gezilip vakit geçirilecek bir yer. Tavsiye ederim.

Yenibosna'da İftar

Bugün öğle üzeri Yenibosna Mithatpaşa Caddesi üzerinde Molla Gürani Camii'nin hemen altındaki eski adıyla Maslakçeşme, yeni adıyla Şehit Güven Kösen Parkı'nda masalı sandalyeli bir hareketlilik başladı. Parkın için yaklaşık 1 saatte bembeyaz plastik masa ve sandalyelerle doluverdi, iftar hazırlığı yapıldığı belliydi. Biz de meraklı bakışlarla kimdir bu hayır sever diye akşam ezanını beklemeye başladık. Ezana yaklaşık yarım saat kala Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu çıkagelince hayırseverin Bahçelievler Belediyesi olduğu anlaşıldı tabii. Bu arada tüm sandalyeler dolmuştu, hatta elinde tenceresiyle yaşlı bir teyze ile bir kaç kişi evine götürebilmek için yemek almaya gelmişlerdi. Tabi alabildilermi alamadılarmı bilemiyorum :) Sonradan öğrendiğimiz kadarıyla menüde et yemeği, pilav, dolma, tatlı, mercimek çorbası ve su varmış. Osman Develioğlu'nun 10 dakikalık kısa konuşmasından sonra ezan okundu, yemekler yendi herkes evlerine dağıldı. Masa ve sandalyeler şu saat itibarı ile ( 02:50 ) hala parktalar. Allah Kabul Etsin Sayın Osman Develioğlu... Tebrikler :)

21 Ağustos 2010 Cumartesi

Sazlıbosna'da Balık Avı

Bugün iş güç yoktu. İftara kadar zaman biraz daha çabuk geçsin diye öylesine çıktık yola... Pek profesyonel olmasakta yanımıza bir kaç olta takımı  falan alalım dedik, ne olur ne olmaz...  Habipler, Arnavutköy derken Eski Edirne Asfaltından köyleri teker teker geçerek Sazlıbosna'ya vardık. İstanbul'da balık avlamak için gerçekten de ideal bir gölü var Sazlıbosna'nın. Uzaktan bakıldığında Terkos Gölü kadar büyükmüş gibi duruyor.
Yolun kenarında kendimize uygun bir yer bulup kurduk tezgahı, oltaları çıkardık, takımları hazırladık Rastgele deyip başladık beklemeye. Bu sıcaklarda öyle güzel serin bir rüzgar vardı ki herhalde bu senenin en hoş Oruç günü bugündü benim için. Bir kaç tane de sazan balığı yakaladık nihayetinde. Dönüşte de aynı yola devam ederek Hadımköy istikametinden otobana girdik. 20 dakika sonra evdeydik.

6 Ağustos 2010 Cuma

İSTANBUL'DA RAMAZAN ETKİNLİKLERİ

İstanbul Büyükşehir Belediyesi her yıl olduğu gibi bu yıl da ramazan ayında İstanbul halkını iftar sofralarında buluşturacak. İftar çadırları bu yıl yalnızca Eminönü, Üsküdar ve Bağcılar'da kurulacak, arzu eden vatandaşlar diğer ilçelerde sokak iftarlarında oruçlarını açacak.

İftar programı bölge yoğunluğuna göre hazırlanacak ve her semtte ortalama bin kişilik oturma grupları oluşturulacak. Yemek verilen noktalar sabit olmayacak, ramazan ayı boyunca farklı yerlerde iftar verilecek.

Dört çeşit yemek ve çeşitli iftariyeliklerden oluşan menü, 10 adet mobil büfe ile tespit edilen sokaklara ulaştırılacak. Ramazan ayı boyunca günde ortalama 10 bin kişi iftarını Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan sofralarda açacak. Bu organizasyonda 500 kişi görev alacak.

Yaklaşık 5 milyon TL'ye mal olacak bu çalışmada tüm hizmetler Büyükşehir Belediyesi ekiplerince yapılacak. İhtiyaçlar İstanbul Lojistik Destek Merkezi'nce gerçekleştirilecek.


İstanbullular her yıl olduğu gibi bu yıl da Feshane Fuar Kongre ve Kültür Merkezi'nde Karagöz, orta oyunu, meddah, kukla gibi geleneksel Türk Tiyatrosu'nun örneklerinin yanı sıra, çeşitli konserler ve tiyatro gösterilerini de izleyebilecek.



SULTANAHMET'TE YEME İÇME YASAK
Sultanahmet'te ramazan ayında yeme içme olmayacak, etkinliklerin bir bölümü Beyazıt'ta yapılacak. Her yıl Sultanahmet Camisi'nde kurulan ''Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı'' ile ramazan stantları da Beyazıt'a taşınacak.

Ramazan ayında Eminönü'nde 5 bin ve Anıtpark'ta bin 500 kişilik iftar çadırı kurulacak. Belediyenin aşevinden, günlük 2 bin 500 kişiye sıcak yemek ulaştırılmaya devam edilecek. Fatih Belediyesi'nin 2005 yılından bu güne geleneksel hale getirdiği sokak iftarları ve erzak dağıtımı ramazan ayında sürecek.

Beyazıt ve Sultanahmet Meydanı arasındaki Divan Yolu Caddesi'nde animatörler çeşitli gösteriler sunacak.



EYÜP'TE RAMAZAN BİR BAŞKA

Eyüp'te hayırsever vatandaşların da desteğiyle her gün yaklaşık 6 bin kişiye iftar yemeği verilecek. Geçen yıl ilgi gören Cülus Yolu iftarları, bu yıl da devam edecek.

Padişahların kılıç kuşanma merasimlerinin yapıldığı bu tarihi mekanda Kuran-ı Kerim dinlenecek, musluklardan Osmanlı şerbeti içilecek, iftar sonrası teravih namazı Eyüp Sultan Camisi'nde kılınacak.

İlçedeki diğer mahallelerde de toplu iftar yemekleri düzenlenecek. Toplu mahalle iftarları programlarında, Türkiye'nin tanınmış hafızları Kuran-ı Kerim okuyacak. Tasavvuf müziği eşliğinde konserler tertip edilecek, ilahiler dinlenilecek, çocuklar için Hacivat-Karagöz, jonglör, kukla, sihirbazlık, ateş yutan adam, uzun adam gibi gösteriler düzenlenecek. Sekiz mahallede sahur yemeği verilecek.

Eyüp'te Haliç Kıyısı'na kurulacak Tarihi Osmanlı Evleri'nde, geleneksel yemek kültürünü yansıtan stantlar, çocuklar için eğlenceli etkinlikler, mini lunapark, çay bahçeleri ve açık hava sineması yer alacak. Belediye ramazan ayı süresince Türk Sineması'na damgasını vurmuş filmleri Eyüplüler ile buluşturacak.


Eyüp'te Feshane Uluslararası Fuar Kongre ve Kültür Merkezi ve Pierre Loti Tepesi'nde de her gün geleneksel renkli eğlenceler, toplu iftar yemekleri düzenlenecek.

Eyüp Belediyesi sivil toplum kuruluşlarına da ramazan ayında destek olacak. Alibeyköy ve Silahtarağa'da iki büyük meydanda sivil toplum kuruluşlarınca iftar yemekleri verilecek.



BEREKET KONVOYU 6 YAŞINDA

İftar sofralarını ırk, din, millet, renk ayırt etmeksizin düzenlediği konvoyla Balkan ülkelerine taşıyan ''Bereket Konvoyu'', 6. yılında da kardeşliğin sınır tanımadığını herkese göstermeye devam edecek.

Bugüne kadar 400 bini aşkın soydaş ve yurttaşı aynı sofrada buluşturan ''Bereket Konvoyu'', 150 kişilik ekibiyle, Balkan yolculuğuna çıkacak.

Ramazan ayı boyunca 7 ülkedeki 20 şehirde düzenleyeceği iftar programlarıyla kültür ve sanat sofralarını, soydaş ve yurttaşlarla paylaşacak olan bereket konvoyu, yolculuğuna İstanbul'da son verecek.

Bayrampaşa'da bu yıl 11 mahallede, sokak ve cadde iftarı kurulacak. İlçede toplam 3 bin kişiye erzak yardımı, 2 bin kişinin evine özel yemek servisi, 3 bin ihtiyaç sahibine erzak yardımı yapılacak.



Aşevinden yılın her günü toplam 2 bin kişiye verilen yemek yardımları, evlere özel servisle dağıtılmaya devam edilecek.



-GAZİOSMANPAŞA'DA ''GÖNÜL SOFRALARI''



Gaziosmanpaşa, ramazan ayı boyunca iftar öncesi ve sonrası tasavvuf musikisi, geleneksel tiyatro gösterileri, sohbet programları ve teravih sonrası etkinliklere ev sahipliği yapacak.



İlçede 11 ayrı mahallede iftar vakti ''Gönül Sofraları'' kurulacak. Gönül sofralarının ilki belediye bahçesi önünde gerçekleştirilecek. Gönül sofraları sırasıyla Barbaros, Kazım Karabekir, Yeni Mahalle, Yıldıztabya, Hürriyet, Bağlarbaşı, Fevzi Çakmak, Şemsipaşa, Karadeniz ve Mevlana mahalleleri ile devam edecek.



Her yemeğe toplam 2 bin kişinin katılacağı iftarlar öncesinde, tasavvuf müziği konseri düzenlenecek. Her gün Gaziosmanpaşa Belediyesi'nin bahçesinde özellikle çocuklara yönelik tiyatro gösterileri, meddah, Karagöz-Hacivat, şişme oyun parkları, halk oyunları, masal şovlar, kukla gösterileri ve orta oyunları sahnelenecek. Ayrıca konserler ve şiir dinletileriyle de 7'den 70'e herkesin, eski ramazan eğlenceleriyle hoşça vakit geçirmesi sağlanacak.



Kadın sohbet programları, 11-18-25 Ağustos ve 1 Eylül tarihlerinde birbirinden değerli isimleri Gaziosmanpaşalı kadınlarla buluşturacak.



-BEYOĞLU SEMT KONAKLARI'NDA İFTAR-



Beyoğlu Belediyesi Semt Konakları'nda ramazan ayı boyunca iftar sofraları kurulacak. Her akşam bin 500 kişi Dolapdere, Tophane, Yenişehir ve Kasımpaşa Semt Konakları'nda iftar yapmanın ayrıcalığını yaşayacak. İftar sonrası Taksim Gezi Parkı'nda ramazan etkinlikleri düzenlenecek.



Beyoğlu Belediyesi'nin bir başka iftar programı ise sokaklarda yapılacak. Ramazan ayı boyunca toplam 20 sokakta iftar sofrası kurulacak. Her akşam kurulacak bu iftar sofraları, her mahalleyi kapsayacak. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan'ın ev sahipliğinde gerçekleşecek iftar sofralarında ilçe sakinleri belediye başkanları ile aynı sofrada bir araya gelecek.



Ramazan ayında 40 bin kişiye iftar verecek olan Beyoğlu Belediyesi, geleneksel ramazan programlarıyla ilçe sakinlerine farklı bir ramazan yaşatacak. Taksim Gezi Parkı'nda düzenlenecek ramazan etkinlikleri iftar sonrası başlayacak. Her yıl yoğun katılımla geçen etkinlikler kapsamında geleneksel türk tiyatrosu, kukla gösterileri, şiir dinletileri ve skeçler yer alacak.



Şişli Belediyesi tarafından Mecidiyeköy'de 3 bin, Ayazağa'da 2 bin kişilik iftar çadırı kurulacak. İftar yemeği, her gün bir işadamı ya da bölgedeki hayırseverlerce karşılanacak.



Bir günde üç bin kişinin iftarını yapabileceği Mecidiyeköy'deki çadır, kumanyaların dağıtıldığı bir merkez olarak da hizmet verecek. Şişli Belediyesi her akşam ilçenin gelir düzeyi düşük mahallelerine ve okul yurtlarına kumanya ve erzak yardımında bulunacak.



-BAĞCILAR'DA KLİMALI İFTAR ÇADIRI-



Bağcılar Belediyesi, ramazan ayı etkinliklerini İnönü Mahallesi Molla Gürani Parkı yanındaki 24 bin metrekarelik alanda gerçekleştirecek. Bu alana içinde 14 klima bulunan 2 bin 500 kişilik iftar ve etkinlik çadırı kurulacak.



Her akşam bir işadamının sponsorluğunda verilecek iftar yemeklerinin ardından, çadırda kültür-sanat etkinlikleri düzenlenecek. Doç. Dr. Nihat Hatipoğlu, İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı, çadırda gerçekleştirilecek konferanslara konuşmacı olarak katılacak. Sanatçılar Erkan Mutlu, Sinan Yılmaz, Mustafa Küçük konser verecek. Vatandaşların alış veriş yapabilmesi için etkinlik alanına 100 adet stant ve kitap fuarı kurulacak.



-BÜYÜKÇEKMECE'DE 10 BİN KİŞİLİK İFTAR SOFRASI-



Büyükçekmece'de bu yıl 10 bin kişilik iftar sofraları kurulacak. İlçede, gelir durumu iyi olmayan vatandaşlara 30 kilogramlık erzak paketleri dağıtılacak. İlçedeki mahallelerde sokak iftarları düzenlenecek, iki ayrı merkezde iftar sofrası kurulacak. Mağdur, yatalak ve yaşlı vatandaşların evlerine sıcak yemek dağıtılacak.



Geleneksel olarak her yıl Kervansaray'da gerçekleştirilen ''Ramazan Eğlenceleri'', bu yıl Kordon boyu Aqua Marin Su Oyunları Parkı yanında yapılacak.



Küçükçekmece'de ise ramazan ayı boyunca her gün farklı sokaklarda bin 200 kişiye iftar yemeği verilecek. İlçede, E-5 üzeri ve İstasyon Caddesi'nde trafikte kalan ve iftara yetişemeyen vatandaşlara bir bardak su, hurma ve kuru kayısıdan oluşan iftar paketi dağıtılacak.



Ramazan ayının geleneksel bir parçası olan şerbetçiler, Küçükçekmece'de teravih namazı sonrası belirlenecek bir camide, 100 litre şerbet dağıtacak.



İhtiyaç sahibi 300 aileye ramazan boyunca günde iki öğün sıcak yemek servisi yapılacak. Küçükçekmece Belediyesi Yaşam Sevinci Merkezi, 17 Ağustosta Halkalı Çocuk Esirgeme Kurumu'nda iftar yemeği verecek.



-RAMAZAN ÜSKÜDAR'DA BİR BAŞKA YAŞANACAK-



Üsküdar Belediyesi, iftar geleneğini iskelede ve 8 ayrı noktada kuracağı dağıtım merkezlerinde sürdürecek.



İskele Meydanı, Zeynep Kamil, Yavuztürk, Bahçelievler, Ferah, Selimiye, Ünalan ve Bağlarbaşı mahalleleri olmak üzere toplam 8 noktada oluşturulacak dağıtım merkezlerinde her gün toplam 20 bin kişi çorba, Üsküdar'ın meşhur etli ve nohutlu pilavı, tulumba tatlısı ve ayrandan oluşan menüden faydalanacak.



Ramazan süresince 600 bin kişinin faydalanacağı dağıtım merkezlerinde, günlük olarak 3 bin kilogram et, 2 bin kilogram pirinç, 2 bin kilogram tulumba tatlısı, 20 bin adet ayran, ekmek, hurma ve diğer gıda ürünleri kullanılacak.



Belirlenen 8 merkezin dışında Üsküdar vapur iskelesinin yanında bulunan dubada boğaz manzarası eşliğinde her gün 3 bin kişiye iftar yemeği verilecek.



Ayrıca bu yıl başlatılan yeni bir uygulama ile Ramazan ayı boyunca mahalle sakinleri, Üsküdar genelindeki 20 mahallede birer gün olmak üzere oluşturulacak dağıtım merkezlerinde, Ramazan sofralarından faydalanabilecekler.



Üsküdar Belediyesi, bu yılda Ramazan etkinliklerini Bağlarbaşı Kültür Merkezi'nde gerçekleştirecek.



''Ramazanda Çocuk'' temasının ağırlıklı olarak işleneceği etkinliklerde, Geleneksel Türk Tiyatrosu Karagöz, orta oyunu, meddah, çocuk etkinlikleri, jonglör, illüzyonist, müzikal kuklalar, pandomim ve cambaz, tasavvuf, halk müziği ve Türk sanat müziği konserleri, çeşitli sohbetler, tiyatro ve sinema gösterimleri, folklorik gösteriler, sıra gecesi ve yöresel halk oyunları, Üsküdar Kitap Sokağı etkinliği, bilgi yarışması, İstanbul Oyuncak Müzesi Sergisi, ikindi sohbetleri ve Üsküdar tarihinin canlandırıldığı faaliyetler yapılacak.



Etkinliklerde ayrıca aralarında Beşir Ayvazoğlu, Doç. Dr. Nihat Hatipoğlu, Dursun Ali Erzincanlı, Necati Şaşmaz, Ömer Döngeloğlu, Yavuz Bahadıroğlu ve Nevzat Tarhan gibi isimlerin bulunduğu Ramazan sohbetleri düzenlenecek.



-TUZLA VE BEYKOZ'DA İFTAR-



Tuzla Belediyesi, Ramazan ayı boyunca ilçede bulunan 17 mahallede iftar verecek. İçmeler mahallesi ağırlıklı olmak üzere tersane işçilerinin güzergahı olan bölgede kuracak çadırlarda her gün bin kişi iftar yemeği yiyebilecek. İşçiler, iş çıkışı iftarını Tuzla Belediyesi iftar çadırında açabilecek.



Belediye, ayrıca 2 bin aileye gıda yardımında bulunacak.



Ramazan etkinliklerini sahil tören alanında düzenleyecek olan Tuzla Belediyesi, etkinliklerde, çocuk tiyatroları, Hacivat-Karagöz oyunu, meddah ve birçok sürpriz eğlence düzenleyecek.



Beykoz Belediyesi, her akşam farklı bir mahallede ve mekanda ''sokak iftarları'' uygulamasını gerçekleştirecek.



Sokak iftarlarında her akşam bin kişiye yemek verilecek. Fakir ailelere ise iftar öncesi sıcak yemek ulaştırılacak ve 10 bin mağdur aileye erzak yardımında bulunulacak.



Yine Ramazan ayı içerisinde tarihi Beykoz Çayırı'nda 10 bin kişi iftarını yer sofrasında açacak.



-KADIKÖY VE SANCAKTEPE-



Kadıköy Belediyesi, bu yıl çadır kurmayacak. Ramazan ayında ihtiyaç sahibi aileler belirlenecek. Yaklaşık 6 bin aileye yardım paketi dağıtılacak.



Ailelerin evlerine araçlarla götürüp teslim edilecek yardım paketlerinde, 13 temel ihtiyaç maddesi bulunacak.



Sancaktepe Belediyesi, on bir ayın sultanı Ramazan'da vatandaşlarının oruçlarını açmaları için her mahallede herkese açık olacak sokak iftarları düzenleyecek.



Sancaktepe'de Ramazan ayı boyunca ilçenin bütün mahallerinde ve kültür merkezleri olmak üzere toplam 24 noktada Ramazan etkinlikleri düzenlenecek.

Etkinliklerde küçükler için Karagöz, orta oyunu, Nasrettin Hoca, İbiş, Keloğlan ve illüzyon gösterisi sunulacak, büyüklere de tasavvuf musikisi ve semazen gösterileri yapılacak.

Ayrıca, etkinliklerin dışında düzenlenecek olan konferanslarda Doç. Dr. Nihat Hatipoğlu, Ömer Döngeloğlu, Mustafa Karataş ve Mehmet Emin Ay gibi isimler Sancaktepeli vatandaşlarla buluşacak.

ŞAMLAR - ARNAVUTKÖY MESİRE YERİ

Şamlar ve Arnavutköy mesire yerleri, şehirleşmenin henüz el atamadığı ormanlar olarak büyük önem taşıyor. Fıstık çamları altındaki geniş düzlükler, yürüyüş yolları, tilki, şahin ve diğer yabani hayvanlarıyla İstanbullular için ideal bir doğa parçası olan bölge,özellikle hafta sonları kalabalık gruplara ev sahipliği yapıyor. Yeni yapılan sosyal tesisler ve oturma sahaları, bölgenin çekiciliğini daha da artırıyor.

Bölgeye Gaziosmanpaşa yoluyla Arnavutköy’e yaklaşıldığında Nokta mevkiinden sola doğru inen asfalt yoldan ulaşılabiliyor.

FATİH ÇOCUK ORMANI - PARKORMAN

İstanbul’un içinde yer almasına karşı karmaşa, koşuşturma ve tanıdık metropol problemlerinin tamamen dışında kalan, özellikle çocuklar için düzenlenen etkinlikler ve onlara özel alanlarla çok sayıda ziyaretçi çeken Parkorman’da, spordan müziğe, sanattan sosyal etkinliklere kadar günün 24 saati etkinlik düzenleniyor. Sloganı “Dört mevsim eğlencenin merkez üssü” olan Parkorman’da, mekânlar kurulurken ağaç ve bitki örtüsüne de dikkat edilmiş. Bisiklet, kros ve yürüyüş gibi aktivitelerden sonra havuzda serinleyebilir, akşam yemeğinizi canlı müzik eşliğinde yiyebilir ya da çam ağaçlarının altına uzanıp sadece kendinizi dinleyebilirsiniz. Tercih sizin.




Parkorman, Maslak’tan Sarıyer’e uzanan Büyükdedere Caddesi üzerinde bulunuyor.

Göktürk Fidanlığı Mesire Yeri - Göktürk Fidanlığı Piknik Alanı

İstanbul'un dört köşesini yeşillendiren Çevre ve Orman Bakanlığı il Müdürlüğü'nün 1969'dan beri hizmet sunduğu önemli bir fidanlık. Bereketli topraklar üzerindeki 328 dönümlük saha, haftanın her günü İstanbullularla dolup taşmaktadır. Kapalı ve açık alan üretimindeki yüksek kaliteyle adeta rakipsizdir. Göktürk Fidanlığı'nda genellikle kışın yaprağını döken;
Akçaağaç, Dişbudak, Yalancı Akasya, Çınar, Amerikan Meşesi, Söğüt gibi ağaçlar ile Sedir, Fıstık Çamı, Mavi Ladin, Göknar, Mavi Servi, Leylandi Servisi, Mazı ve Ardıç gibi iğne yapraklı türler yetiştirilmektedir. Ayrıca, ağaçlandırma programı gereği her yıl Karaçam, Fıstık Çamı.Toros Sediri gibi fidanlar da üretilmektedir. Mühendislerin ve uzman personelin ortak emeği ile Göktürk'te yetiştirilen binlerce fide, geleceğimizin garantisi olarak her mevsim toprakla buluşmaktadır.

Ulaşım: Kemerburgaz-Göktürk yoluyla çok rahat bir ulaşımı vardır. Göktürk'deki alışveriş merkezinin hemen karşfsındadır.
Tel: 0212 322 00 14

Anıt Çınarlar Mesire Yeri - Anıt Çınarlar Piknik Alanı

Çevre ve Orman Bakanlığının büyük önem verdiği anıt değerindeki ağaçların korunması projesi içinde yer alan saha, özellikle tabiat araştırmacıları için büyük önem taşımaktadır. Çatalca'nın Subaşı mevkiinde 2 adet çınar ağacı bu kapsamdadır. Yine Subaşı-Havuzlar bölgesindeki çınar ağaçları ise tahminen 900-1000 yaşları arasında olup, 15 metre boy, 3,5 metre çap ve 17 metre çevre genişliğine sahiptir. Çatalca merkezinden rahatlıkla ulaşılabilen bu anıt ağaçlar, tabiatın gücünü ve bereketini göstermesi bakımından son derece ilginç örneklerdir.

1 Ağustos 2010 Pazar

KINALIADA

Kınalı’ya ise ilk yerleşenler Ermeniler’di. Daha sonra Rumlar, ondan sonra da Türkler yerleştiler. Mütareke yıllarında Mustafa Kemal de İngilizler tarafından izlendiği için adadaki Ermeni Onnik Taşçıyan’ın evindeki bir süre gizlenmişti. Ne yazık ki bu tarihi yalı 1991’de yıkıldı. 1885’de yapılan ve hem kendi tarihi, hem de siyasi tarihimiz açısından bunca önemli olan yalı gözlerimizin önünde yıkıldı ve sahip çıkamadık. Adanın dini yapıları Kirkor Lusaroviç Ermeni Kilisesi, Panagia ve Khristos Manastırları ile sanırım Türkiye’de bir başka benzeri bulunmayan ultra modern bir camidir.

Sedef Adası tarihte sürgün yerlerinin başında geliyordu. Artık insanların keyif sürdüğü en güzel yerlerden biri. Kaşıkadası’na ve Yassıada’ya gidilemiyor. Sonuncusu 27 Mayıs askeri darbesinde DP ileri gelenlerinin hapsedilip yargılandığı ada olarak ünlüdür. Kaşıkadası kıyılarından iyi midye çıkıyor.

BURGAZ ADASI

Burgazadası, adaların en küçüğü ve en şirinidir. Eni boyu 2 km’dir.

Burgazadası, eskiden tümüyle bir Rum köyüydü. Türklerin yerleşmeye başlaması 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren başladı.

Adanın 170 metre yüksekliğinde tek bir tepesi vardır. Eski adıyla Hristos, yeni adıyla Bayrak Tepesi’ne çıkıp çevrenin doyulmaz manzarası izlenir. Tepede Hristos Manastırı’nın kalıntıları vardır. Manastır ilk kez 865’te yapılmış, IV. Murat zamanında yıkılmış, 1868’te yeniden inşa edilmiştir.

İskelenin solunda görülen burun, Moloz Burnu’dur ve üzerine Adanın Su Sporları Kulübü yapılmıştır. Burası adanın eski plajıdır aynı zamanda. Şimdi sadece üyeler girebiliyor.



Adanın arka tarafındaki Kalpazankaya’nın adı Osmanlı döneminde burada kalpazanların sahte para basmasından geliyor. Bir başka ünü de 1 Mayıs’ın yasak olduğu 40’lı yıllarda bayram kutlamak isteyenlerin gözlerden ırak burayı seçmelerinden geliyor. Şimdi adanın plajı olarak tanınıyor.


İskeleden sağa doğru Cennet Yolu’ndan yüründüğünde Aya Yorgi Manastırı’nın yanındaki Cennet Gazinosu’na varılır. Sonra da Turgut Reis mevkii izlenerek Kalpazankaya’ya gelinir.

İskele civarındaki lokantalar, çay bahçeleri ve gazinolar sevimli ve temizdir. Az sayıda ama iyi balık lokantaları vardır.

Burgaz Sait Faik’le de anılıyor. İskele’de Sait Faik’in bir heykeli vardır. Hikayecinin yaşadığı ev müze olarak düzenlenmiştir. Müze ev, adaya yanaşırken görülebilen ve adanın en büyük tarihi yapısı olan Aya Yani Kilisesi’nin hemen arkasındadır.

Aya Yani ilk kez 842’de inşa edilmiş, birkaç kez yıkılıp yapıldıktan sonra en son biçimini 1896’da almıştır. Bugünkü kilisenin 9. yüzyılda adaya sürülen büyük din adamı Metodios’un kapatıldığı zindanın üzerine yapıldığı bilinmektedir. Bugün Aziz Metodios’un zindanı denilen hücreye 11 basamakla inilmektetir ve burası 3.5x1.75 boyutlarında ve 2 metre yüksekliğinde taştan yapılmış bir odadır. Kİlisenin avlusunda ayrıca 7 taş basamakla inilen ayazma bulunuyor.
Adanın tek camisii 1953’de yapılmıştır.

HEYBELİADA

Heybeliada ikinci büyük adadır. Heybeli’ye 1776’da Rum Ortodoks Patriği Karacas’ın yerleşmesi ile adanın kaderi değişti. Karacas Patrikhaneye küsüp bugünkü Deniz Lisesi’nin yerine bir köşk yaptırmıştı. Köşk metruk halde ve askeri bölgede kaldığı için ancak özel izinle gezilebiliyor. İzin de pek kolay verilmiyor. Sonraları, 1845 yılında Aya Triada Manastırı’nda Ruhban Okulu açılınca ada hızlı bir gelişme gösterdi. Günümüzde Deniz Lisesi ile biraz "askeri" havası vardır. Bir de sanatoryumu ile bilinir. İkinci büyük ada olan Heybeli’nin en yükseği 136 metre olan Değirmen Tepesi’nden başka üç büyük tepesi daha vardır.
 Ümit Tepesi’nde Hagia Triada Manastırı’nın yerine sonradan yapılan Ruhban Okulu bulunur. Okulun kütüphanesi çok zengindir. Domuz Tepesi denilen diğerleri ise adada bir süre yaşayan Makarios’un adıyla anılırdı. Yamaçta da İsa Manastırı bulunuyor. Hagios Spiridonos manastırı, Aya Yorgi kilisesi ve Hagia Ephemia ayazması diğer dini yapılar. İsmet İnönü’nün müze haline getirilen evi de Heybeli’dedir. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın evi de restore ediliyor. Heybeli’nin çevresini faytonla veya yayan olarak dolaşabilirsiniz. İskeleye arakanızı dönüp sola doğru yürürseniz ileride yanyana müslüman ve ortodoks mezarlıkları var. İki mezarlık bitişik. Yol ikiye ayrılınca sola aşağıya devam ederseniz sanatoryum yanından geçip yeniden sahile inersiniz. Burada plaj var. Koyu geçip yokuşu tırmanmaya devam ederseniz. ileride çok büyük kemikler göreceksiniz. Dinazorlor devrinden değil burada fayton çeken atların ölenlerinden kalma. Buradan yürürseniz biraz kokuya da dayanacaksınız.


Denizin pek temiz olmadığı Heybeli’de plajlara gitmezseniz Halki Palas Hotel’in havuzundan başka seçenek yok. Deniz Kulübü tesislerinden ( olimpik yüzme havuzu, tenis kortu, lokanta gibi ) ancak üye olanlar yararlanabiliyor.


Yemek yiyebileceğiniz ve içki içebileceğiniz lokantalar iskelenin hemen karşısında sıralanıyor. Bazılarında hafta sonları taverna havasında canlı müzik oluyor.

BÜYÜKADA

Büyükada köşkleri, kulüpleri ve oturanları ile diğer adalardan biraz farklıdır. Deyim yerindeyse Adaların metropolüdür. Burgaz ile Kınalı ise daha "mütevazi" adalardır. Büyükada’nın dört tepesinden en yüksek olanı adını Aya Yorgi Kilisesi ’nden alıyor. Günümüzde Yüce Tepe denir oldu. Diğer tepe de adını üzerindeki Khristos Manastırı’ndan alıyor. Aya Yorgi 23 Nisan ve 24 Eylül günleri çok kalabalık olur. Her dinden insan toplanır ve dua edip dilekte bulunurlar. Yan taraftaki kafeteryada da Aya Yorgi’nin özel şarabı içilir.

Birlik Meydanı’nın biraz aşağısında 14. yy’da yapılan 1868’de yenilenen Aya Nikola Büyükada’nın bir diğer kilisesidir. Cami olarak mimari değeri olan Hamidiye camisi anılabilir.



Diğer adalarda olduğu gibi burada da motorlu taşıt yoktur. Sadece ambülans, arazöz gibi resmi taşıtlar bulunur. Ulaşım 230 faytonla sağlanır. Bir de bisikletler kullanılır. Yük de insanla çekilen elarabaları veya atlı araba ile taşınıyor. Adalarda toplam yüzbin bisiklet olduğu hesaplanıyor. Bisikletlerin plakalı olduğu tek yer de Adalar.



Gezi amacıyla faytonlar küçük ve büyük ada turları yaparlar. Küçük tur beş kilometre, Çankaya caddesi-Nizam yolundan Dil Burnu, Yörükali, Birlik Meydanı(Lunapark), Hagios Nikolaos Kilisesi ve Maden tarafına gidiyor. Lunapark’taki gazinoda mola veriliyor, birşeyler içmek için. Büyük tur ise 12 kilometre sürüyor.



Adanın en ünlü plajı Yörük Ali’dir. Deniz son yıllarda kirlendi ama hala İstanbul’da Karadeniz kıyıları ve Boğaz’ın kimi yerleri dışında denize girilebilen tek yer Adalar. Hele bir de tekneyle dolaşıp kuytu bir koy bulursanız.



Büyükadada faytonla büyük ve küçük tura katılmak adada ikamet edenlerin değil de adaya günübirlik gelenlerin tercihidir. Büyükadayı yaz veya yaz- kış mesken tutanların en büyük tutkusu ise yürümektir. Özellikle sabah saatlerinde çam ve iyot kokusunun sindiği o ferahlatıcı atmosferde yürümenin keyfine doyulmaz. Çankaya Caddesi boyunca sıralanan bakımlı bahçeli evler ve tarihi konakları seyirle başlayan, tepelere çıktıkça güzelleşen, Heybeli ve İstanbul’u içine alan nefis bir panoramayı ayaklar altına seren, Aşıklar Yolu’na girip çam ormanı içindeki toprak yürüyüş yolunda devam eden, Lunapark ya da Rum Yetimhanesi çevresinde soluklanıp Aya Yorgi’ye yönelen bir yürüyüş güzergahı her şeye, ama her şeye değer.



Büyükada’da dokuz Rum Ortodoks, bir Ermeni, bir Latin kilisesi ile bir Musevi Sinagogu vardır. Adanın en yüksek tepesi olan Aya Yorgi Tepesi’ndeki Aya Yorgi manastırı ve Kilisesi, ikinci yüksek tepe üzerindeki Hristos Kİlisesi ve manastırı, küçük tur yolu üzerinde ve Maden semtinde Aya Nİkola Kilisesi, KUmsal semtinde Aya Dimitri Kİlisesi, iskeleye yakın San Pasifiko Latin Katolik Kilisesi, Anadolu Kulüp’ün biraz üstündeki Ermeni Katolik Kilisesi başlıcalarıdır. Aya Yorgi Kilisesi bugünkü haliyle 1905 yılında yapılmış. Ancak çan kulesi 1870’lere tarihleniyor. Ancak bazı kaynaklarda, buradaki ilk kilise ve manastırın yapımının Bizans dönemine, 6. yüzyıla kadar gittiği yazılıyor.



Aya Yorgi yolu Luna Park’tan sonra dik ve parke taşlı. Yürüyerek ya da Luna Park meydanından kiralanabilen eşeklerle çıkılabiliyor. 23 Nisan günü Aya Yorgi’ye çıkanların yolboyu makiliklere ve ağaçlara bağladıkları çaputlar ilginç bir görüntü oluşturuyor.



Aşıklar Yolu üzerinde olan, Luna Park’a bir asfalt yolla bağlanan ve adanın iskele meydanı dışında hemen her tarafından görülebilen Rum Yetimhanesi, Avrupa’nın monoblok en büyük ahşap yapısı sayılıyor. 1898-1899 yıllarında Fransızlar tarafından otel yapılmak üzere inşa edilen ancak yönetimden izin alınamadığı için işletilemeyen 235 odalı bina, Eleni Zafiri adlı bir Rum kadın tarafından satın alınır ve o tarihe kadar Yedikule balıklı Rum Hasatanesi’nde bulunan yetimhane buraya taşınır. Yetimhane 1960’dan bu yana boş duruyor. Geçen yıllarda otel olarak kullanılmak üzere restorasyon projesi hazırlandı ama bu proje çeşitli güçlüklerle karşılaşıp rafa kaldırıldı.



Son yıllarda yaşanan yoğun yapılaşmaya, kalabalıklaşmaya rağmen, Büyükada’nın tarihi dokusu ve doğası büyük ölçüde korunmuştur. Bir yandan zengin azınlığın, öte yandan Cumhuriyet dönemi aydınlarının, yazarlarının, üst düzey yönetici ve siyaset adamlarının ilgi gösterdiği Büyükada, 19. yüzyıl sonlarından bugüne son derece canlı ve renkli bir sosyal yaşama sahne olmuştur. Ahşap binalar korumaya alınmış, ada tümüyle SİT alanı ilan edilmiştir.



Splendid Palas Oteli, Anadolu Klübü, belediyenin bulunduğu konak, kaymakamlığın bulunduğu Hacapoulos Köşkü, uzunca bir süre ilkokul olarak kullanılan İskenderiye Patriği Sofranios’un köşkü, İzzet Paşa köşkü İskeleden çıkınca hemen karşınızdaki yeni restore edilen Saydam Planet oteli adanın gözalıcı yüzlerce yapısından yalnızca birkaçıdır.



Sovyet Devrimi’nin liderlerinden Troçki sürgün yaşamının ilk dört yılını adanın Heybeli’ye bakan bölümündeki bir yalıda geçirmişti. Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir de Şakir Paşa köşkünde doğup büyüdü.Reşat Nuri Güntekin eserlerini, Maden semtindeki konutunda kaleme aldı.



Büyükada’ya Sirkeci, Kadıköy ve Kartal’dan vapur, Kabataş ve Bostancı’dan hem vapur, hem de deniz otobüsü ile gidebilirsiniz. Yazın haftasonları büyük motorlar da Kartal ve Bostancı’dan dolmuş yaparlar

AYASOFYA

Doğu Roma (Bizans) imparatoru Iustinianos'un iradesi ile, beş yıl gibi çok kısa bir süre içersinde inşa edildikten sonra 27 Aralık 537 günü kutsanarak açılışı yapılan Hagia Sophia Kilisesi, 2003 yılının 27 Aralık'ında 1466. yaşını tamamladı. "Kutsal Bilgelik"e ithaf edilen bu kilise, 916 yıl boyunca Bizans İmparatorluğu'nun prestij yapısı ve Ortodoks dünyasının merkezi olmuş, kısaca "Büyük Kilise" (Megale Ekklesia) olarak anılmış; 481 yıl boyunca İslam dünyasının ve Osmanlı İmparatorluğu'nun gözbebeği, sultanların "Büyük Cami"si (Cami-i Kebir) olarak kullanılmış; ve 69 yıldır da Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli 'müze-yapı'sı olarak dünyanın her tarafından gelen ziyaretçilerin hayranlığını kazanmaya devam etmektedir. Ayasofya, her dönemde bu kenti ziyaret edenleri en fazla etkileyen şey olmuş insanları adeta büyülemiş, gerek Bizans döneminde, gerekse Türk döneminde benzer biçimde efsanelere konu olmuştur.

Ayasofya, her şeyden önce boyutlarıyla ve mimari kuruluşuyla etkileyicidir. Gerçi Bizans'ın erken devirlerinde kapladığı alan bakımından Ayasofya'dan büyük bazilikal planlı kiliseler vardır, ancak bunlar üç nefe bölünmüş uzun bir salona benzerler; o günün dünyasında hiçbir bazilika Ayasofya'nın kubbesinin boyutunda bir kubbe ile örtülü değildi ve böylesine bütünlüklü bir iç mekâna sahip değildi. Daha büyük bir kubbe ise Roma kentinde, Pantheon'da vardı ama silindir biçimli çok kalın bir duvara oturan kubbe, sadece 'büyüktü. Ayasofya'nın dört büyük paye ile taşınan kubbesi, Pantheon'un kubbesinden daha küçük olsa da, yarım kubbeler, tonozlar ve kemerlerden oluşan sofistike bir sistem ile çok daha geniş bir alanı örtmekte, çok daha etkileyici bir iç mekân yaratmaktadır. Sürekli taşıyıcı olarak beden duvarına oturan bir kubbeyle karşılaştırıldığında da, yalnızca dört tek taşıyıcıya oturan bu boyutta bir kubbe, tasarım, teknik ve estetik anlamda bir devrim niteliğindedir. Ayasofya'da bir bazilika, kubbe ile örtülmüştür. Bu yeni bir düşünce değildir; Ayasofya'nın çağdaşı olan kubbeli bazilikalar Bizans dünyasında vardır ama bunlar boyut, teknik ve yarattıkları etki bakımından Ayasofya ile kıyaslanamaz. Kubbeli bazilikaların en büyük ve etkili olanlarından biri olan İstanbul Saraçhane'deki Polyeuktos Kilisesi'nde kubbe, doğrudan büyük bir bazilikanın ortasına oturtulmuştur ve iç mekânın üçte birini örtmektedir. Bu yapının, üzerine kubbe konulmuş bir bazilika olduğu hissedilir, çünkü kubbe iç mekânın tamamına egemen değildir. Ayasofya'nın kubbesi, orta nefin yarısını örtüyorsa da, iki yarım kubbe ile öyle bir tamamlanmıştır ki, yapının içine girildiğinde bütün iç mekâna egemen olan bir kubbe algılanır. Bazilika ise tamamen 'gizlenmiştir. Bu dahice mimari tasarım, yapıyı eşsiz ve etkileyici kılan unsurdur. "Gökyüzünde asılıymış gibi duran" kubbeden akan ışık selinin bütün duvarları kaplayan mozaik üzerindeki ışık oyunları, olağanüstü mimari kuruluş ile birlikte etkileyici bir atmosfer yaratmaktadır. Ayasofya'nın ziyaretçilerinde iz bırakan, efsaneleşen yanı, tek kubbenin altında bütünleşen, entellektüel bir mimari zekâ ile kurgulanmış çok geniş bir iç mekân ve onun büyüleyici atmosferi olmuştur.



Ama, Ayasofya etkileyici bir yapı olmanın ötesinde bir anlam taşır. Gerçekte bu anlam ve onu güçlendiren xetki', onu yaptıran imparatorun bilinçli bir seçimidir. Merkezi kubbe kavramının, Roma dünyası mimarlık ikonografisinde, imparatorluk ideolojisinin sembolü olarak kullanıldığı tekrarlanan bir gerçektir. Antik Roma'da Pantheon, bu ideolojik mesajı kitlelere ilan eden yapıydı. Doğu Roma İmparatorluğu'nun başkenti olan (Yeni Roma) Konstantinopolis'e de, -gerçek işlevinin ötesinde- Pantheon'un imparatorluk sembolizmini taşıyacak nitelikte bir yapı gerekliydi. Yine de Ayasofya salt böyle bir gereksinime yanıt veren, güçlü bir imparatorun yaptırdığı büyük bir yapı değildir. O, aynı zamanda "dünyanın yeni merkezini" de işaret etmektedir. Ayasofya'nın yapılması, Iustinianos'un bütün Akdeniz'i -ya da o günün bütün dünyasını- yeniden Roma İmparatorluğu altında birleştirme girişimi ile örtüşmektedir ve bu vizyonunun mimarlık alanındaki bir yankısıdır. Yapı, büyük bir iddianın somutlaşmasıdır; boyutlarının ötesinde biçimi de bu iddiaya göre şekillenmiştir. Yeni "Pax Romanum", bütün dünyayı sancağı altında bütünleştirmekle kalmayacak, tek din altında da toplayacaktır; çünkü o aynı zamanda bir Hıristiyan imparatorluğudur da. Tek Tanrı, tek din, tek imparatorluk ve tek imparator; yeni Pax Romanum'un dünyaya sunduğu formüldür. Bu düşünce, Ayasofya'nın görülmemiş büyüklükteki iç mekânını altında bütünleştiren kubbede cisimleşmekte, bu yapıya giren -hatta uzaktan, kent surları dışından gören- herkes tarafından en şiddetli biçimde duyumsanmakta, bir mesaj olarak herkese taşınmaktadır. Her döneminde yapıyı ziyaret edenlerin anlattıkları izlenimler, bunun en önemli kanıtını oluşturmaktadır.



Ayasofya, bulunduğu kent ile bir bakıma özdeşleşmiştir. Bizans döneminde, bu büyük imparatorluk kilisesi, Hıristiyanlaşan Roma İmparatorluğu'nun (Bizans) başkenti Konstantinopolis'i, hem imparatorluğun hem de Hıristiyan dünyasının merkezi olarak, bütün dünyaya ilan etmektedir. Aynı işlevi, kentin İslam döneminde de sürdürmüştür Ayasofya: İstanbul, İslam dünyasının ve onu yöneten Osmanlı İmparatorluğu'nun merkezidir. Tekrarlanamaz ve aşılamaz olan bu yapı, bu gerçeğin tanrısal bir irade aracılığıyla tescilidir. Gerçekten de Ayasofya, hem Bizans kaynaklarında hem de Osmanlı kaynaklarında "tanrısal irade"nin tecellisi olarak algılanmıştır. GençTürkiye Cumhuriyeti ise yapının bu niteliklerini doğru olarak kavramış ve onu en uygun işlevle, bir müze olarak bütün insanlığın yararlanmasına açmıştır. Ayasofya'nın bulunduğu kentte yaşayanlar olarak kendimizi mutlu ve ayrıcalıklı hissediyoruz.